5 Nisan 2012 Perşembe

ONLARIN DİLİNDEN OTİZM

Ben otizmi olan bir bireyim. Otizm beni yalnız olarak görmenize neden olmasın. Otizm yalnızlık değil, yalnız bırakılma durumudur. Beni otizm değil, insanların yaklaşımı yalnız bırakıyor. Seneler boyunca benim yalnız kalmaktan hoşlandığım söylendi ama ben hoşlanmıyordum. Fakat bunu nasıl anlatacağımı ve etrafımla nasıl iletişim kuracağımı bilmiyordum. Aldığım eğitimlerde bana bunu hiç öğretmediler. Oysaki bana ilk öğretilmesi gerekenler bunlardı. Öğretilmesi gereken en önemli şeyler;  kendimi anlatabilmek, oyun oynayabilmek ve oyuna katılabilmekti.
 
 Beni farklı yapan şey otizmim, otizmim olmasaydı benim özelliklerim çok sıradan olurdu. 

Otizm yalnızlık ya da kader değildir. Otizm farklılıktır.

Otizm yeniden değerlendirilmelidir. 

Otizm beni evde, okulda veya derslerde yalnız bırakmıyor. Otizm yeni olmayan ama gittikçe artan bir durum. Ben Otizmden dolayı iletişim kuramıyorum. Ama etrafımdakileri anlamadığım anlamına gelmiyor. İnsanlar benimle ilgili yorum yaptığında onları anlıyorum.
Otizm benim hayatım boyunca olacak. Ben bununla mücadele ediyorum.
Ya siz etrafımdakiler ,ne zaman mücadele etmeye başlayacaksınız?
 
Evde, okulda, eğitimlerde hep mücadele ediyorum ve iyi davranmaya çalışıyorum. Uygun davranmam için uyarılıyorum. Eğer ben toplumda yaşamayacaksam bunları neden yapıyorum?

Önce sizler bizlere uygun davranın!

OTİSTİK ÖZELLİKLER GÖSTEREN DAHİLER 2

Buğra Çankır - Beethoven hayranı müzik dehası!




Beethoven hayranı müzik dehası - 15 yaşında... 3 yaşında otizmli olduğu anlaşıldığından beri yoğun eğitim alıyor. 4 yaşında kelimelerin anlamını bilmeden okumayı öğrendi. Hatay Bedii Sabuncu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümünde kaynaştırma öğrencisi olarak eğitimini sürdürüyor. En büyük özelliği, ''Absolute Pitch - Mutlak Kulak'' olarak adlandırılan ''duyduğunu notaya dökebilme'' müzik dehalığına sahip olması... Dünyada bu özelliği taşıyan 664 kişiden biri... Buğra, ''Rain Man Kim Peek'in ilk sırada bulunduğu ''Otizmli Savant Dahiler'' listesine, ''Türkiye'nin piyanist savantı'' olarak dokuzuncu sıradan girdi. ''Dünyanın en iyi müziksel kulaklarından biri'' olmasına rağmen, bugüne kadar otizmli olması nedeniyle müzik eğitimini konservatuvarlarda sürdürme imkânı bulamadı. Buğra, müzik eğitimini İngiliz Kraliyet Ailesi Müzik Okulları'nın müfredatı ile ve aldığı özel derslerle sürdürüyor.
Kendi vatan!ında kabul görmeyen, dünyada kabul gören yetenekli Buğra arkadaşımız.?!


 

Samed Selek: Otizm'li Ressam!




Samed Selek 1999 İstanbul doğumlu... Samed’e 2,5 yaşındayken otizm tanısı konuldu... Erken teşhis sonucunda 3.5 yaşında özel eğitime başladı... O eğitimin her engeli aşacağı söyleminin haklılığını ortaya koyan resimler yapıyor... Ona artık “otizmli ressam” diyorlar... Resimde çok başarılı olmasının yanı sıra müzikte de yetenekli... Gitar, org, darbuka, ağız armonikası ve birçok müzik aletini çalabiliyor.

İşte “otizmli ressam”ın eserlerinden bazıları...;














OTİSTİK ÖZELLİKLER GÖSTEREN DAHİLER




Son zamanlarda dünyada tüm ilgiyi üstüne çeken 12 yaşındaki çocuk dahiyi duymuşsunuzdur. Bu çocuk 12 yaşındaki Jacob, bir tür otizm çeşidi olan asperger sendromuyla doğmuş.. Ancak farklı oluşu onu tam bir deha yapmış. Matematik zekâsı, Einstein’dan bile yüksek. Kendini de izafiyet teorisinin eksikliğini kanıtlamaya adamış.?!








Arkadaşları, yaşıtları değil. Dört yıldır okuduğu üniversitede astrofizik sunumları yapan bu küçük dâhinin rakibiyse, Albert Einstein... Jacob, Einstein'ın izafiyet teorisinin yanlış, daha doğrusu eksik olduğunu kanıtlama peşinde. Bir tür otizm çeşidi olan asperger sendromuyla dünyaya gelmiş dahi çocuk, Bing Bang'i, yani dünyanın nasıl oluştuğunu yeniden açıklayan bir matematik teorisi üzerinde de çalışıyor.

YALNIZ DETAYLAR KALDI

Albert Einstein'ın matematik IQ'su 160, Barnett'ınki ise 170... Jacob'a göre Einstein dünyanın nasıl meydana geldiğini matematiksel olarak açıklarken bir yerlerde yanlışlık yaptı.

Yani dünya, 14 milyar yıl önce meydana gelen büyük patlamadan (Big Bang) sonra oluşmuş değil. Dünyanın oluşmasına neden olan karbon gazının ortaya çıkmasını sağlayan başka bir mekanizma var. Ama ne.?!

İndiana Üniversitesi-Perdue Üniversitesi Indianapolis'te (IUPUI) astrofizik ve yüksek matematik derslerine giren Jacob "Detaylar üzerinde çalışıyorum" diyor. Kendi teorisini anlatan videosunu izleyen dünyanın en ünlü astrofizikçilerinden Scott Termaine'e göre de doğru yolda ilerliyor. Eğitim hayatı boyunca matematiği zayıf olan annesi Katherine Barnett, oğlunun "öylesine bir şeyler mi karaladığını" yoksa "gerçek bir deha mı olduğunu" anlamak için kaydettiği videoyu, Einstein'ın da okuduğu Priceton Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsü'ne göndermiş.?!

Termaine'den anneye şöyle bir e-posta gelmiş;

"Üzerinde çalıştığı, astrofizik ve kuramsal fiziğin en zor sorularından biri. Bu sorunun cevabını veren herkes, Nobel Fizik Ödülü için kuyrukta demektir."

170 olan IQ'suyla Einstein'ı bile geride bırakan dahi çocuk, 8 yaşında Indiana Üniversitesi'nde astrofizik dersleri almaya başladı. Şimdi 12 yaşında ve astrofizik dersleri vermeye başladı.

Bir haftada matematik, geometri ve trigonometri öğrenen Jacob'ın hızla aşama kaydetmesi üzerine, kendisine doktora teklifleri yağıyor. Jacob'un annesi Kristine Barnett, oğlunun yeteneklerinin kendisini de şaşırttığını söylüyor.

RAKAMLARI SEVMEYEN BİR AİLENİN ÇOCUĞU

Anne Kathrine Barnett ve eşi için matematik, içinden çıkılması güç bir sorun. Jacob evde zaman zaman üzerinde çalıştığı problemleri anlattığında, boş gözlerle bakmaktan başka bir şey gelmiyor ellerinden. Jacob Barnett, dünyanın nasıl oluştuğu konusunda bir matematik teorisi üzerinde çalışıyor. Oğlunun yeteneklerinin kendisini de şaşırttığını söylüyor. Anne Barnett, "5 yaşındayken 5 bin parçalık yapbozları çözüyordu. Geleceğin en önemli bilim insanlarından biri olacağına eminim" diyor.

Anne ve babası içinse matematik hâlâ 'zorlu' bir iş. Ancak sayılar Jacob'ı, Jacob da sayıları rahat bırakmıyor. O yüzden geceleri Jacob'a uyku yok... O da uykusuz geceleri, kendi Bing Bang teorisi üzerine kafa yormaya ayırıyor.

DOGGIE HOWSER GİBİ

Şimdi sınıf arkadaşları 18 yaşında... Dâhilerin insanlarla iletişimin zayıf olduğu sanılsa da onun arkadaşlarıyla ve profesörleriyle arası çok iyi. Astrofizik profesörü John Ross, Jacob'ın herkesin ağzını açık bırakan olağanüstü sunumlar yaptığını, herkesin susup onu dikkatlice dinlediğini söylüyor. Biyokimya öğrencisi Wanda Anderson ise sınıf arkadaşını, 1990'larda ABD'de yayınlanan bir TV dizisi karakteri olan "Doggie Howser"a benzetiyor. Aktör Neil Patrick Harris dizide, 14 yaşında Priceton Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan ülkenin en genç doktorunu canlandırıyordu.

ÇOCUGUMDA OTİZM BELİRTİLERİ OLDUGUNU DÜŞÜNÜYORUM NE YAPMALIYIM ?


    Çocuğunuzda otizm belirtileri olduğunu düşünüyorsanız öncelikle çocuk pskiyatristine ya da nöroloğuna başvurmalısınız.Otizm tanısı 18 aydan itibaren konulabilmektedir.Eğer çocuğunuzun gelişimi ile farklılıklar olduğunu bu aylardan önce gözlemlediyseniz yine beklemeden bir doktora başvurmanızda fayda vardır.Tanı koyan kişiler doktorlardır,eğitimciler tanı koyamazlar. Ayni şekilde tani konuldukta sonra bir an once özel eğitime ve diğer eğitimlere baslanmasında fayda vardır.Erken tani alan çocuklarda yoğun eğitimler ileriki dönemlerde daha basarili sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.Bu yüzden çocuğunuzun farklı geliştiğini gözlemliyorsanız bir an once doktora gitmeli ve gerekli görülürse eğitimlere başlamalısınız. Eğitimlerde iletişim becerilerinin artttirilmasi için çalışmalar yapılması gerektiğini de unutmamalısınız.Eğitimlerde öğretilenler günlük yasamda da desteklenmeli ve işlevsel bir eğitim uzerinde durulmalıdır.Eğitimlerde işlevsellik ve genellemenin önemi unutulmamalıdır. Eğitimler birbirinin alternatifi değildir.Özel eğitim,konuşma terapisi,duyu bütünlemesi bütün bunlar birbirini destekleyici eğitimlerdir.Konuşma terapisine başlamak için beklemeyiniz.Ne yazık ki ülkemizde hala doktorların on gördüğü eğitim planı uzerinden harekete edilmekte ya da bazen eğitimcilerde eğitim sıralaması yapmaktadır ki bunun yerine her alanda uzman olan kişilere başvurulması,bu kişiler tarafından bİreysel değerlendirme yapılması ve kararın ona gore verilmesi gereklidir. Beklemek yerine harekete geçmek size vakit kazandıracak ve çocuğunuzun ilerlemesine katkıda bulunacaktır.

OTİZM Mİ OTİSTİK ÖZELLİKLER GÖSTEREN BİREY Mİ?


Otizm tek başına görülebildiği gibi, başka engel türleriyle birlikte ya da bu engel türlerinin yanı sıra görülebilen bir durumdur.Bireyin otizm ile tanılanabilmesi için;sözel iletişimde sınırlılık,sosyal becerilerde yetersizlik ve tekrarlı davranışların varlığı gibi alanların tümünde gözle görülebilir sınırlılıklar sergilemesi gerekmektedir.Bunun yanı sıra başka engelleri olan bireyler (zihinsel engel,bazı genetik sendromlar) de yukarıda sözü edilen alanların bir veya bir kaçında sınırlılıklar gösterebilmektedir.Fakat bu bireyin otizm tanısı almasına her zaman neden olmamaktadır.
     OTİSTİK” terimi günlük yaşamda sıklıkla kullanılan bir terim olmasına karşın, dünya literatüründe “OTİZMİ OLAN” ifadesinin kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır.Bir bireyi otistik olarak tanımlamak o bireyin var olan diğer özelliklerini (çocuk olması,insan olması) göz ardı edip ,sadece durumu ile tanımlamak anlamına gelir.Bireyi “otizmi olan bir birey” olarak tanımlamak ise; o kişiyi önce bir birey,daha sonra otizmi yaşayan bir kişi olarak tanımlamak anlamına geleceğinden ,daha az örseleyici,daha az onur kırıcı olduğundan ve daha fazla saygı ifade ettiği için daha doğrudur.

STANDART TESTLER

Standart testler, adından da anlaşıldığı üzere belli bir norm gurubu baz alınarak  hazırlanmış, bireyin yaklaşık olarak hangi yaş düzeyinde ya da zihinsel düzeyde olduğunu ortaya koyan testlerdir.Standart testler, bize bir bireyin yaş ve zihinsel düzeyi ile ilgili bilgi sağlamakla birlikte, bireysel özellikleri ve bu birey için gerekli olan eğitim ortamlarının hazırlanması gibi konularda ek başına yeterli olmamaktadır.

Bu testlerle, bireyin var olan düzeyi belirlendikten sonra ,genellikle öğretmen yapımı olan ve bireysel farklılıkları daha fazla ortaya çıkaran ölçüt bağımlı testler yani standart olmayan testler ile bireyin “bireysel eğitim programı” hazırlanır.

Ülkemizde otizmi olan bireylere uygulanan standart testler, bu alanda uygulanan standart testlerin sınırlılığından dolayı diğer engel gruplarına uygulanan standart testlerden farklılık göstermemektedir.
Bu testler bireyin genellikle sözel performansını sergilemesine yarayan, bireyi diğer alanlarda kapsamlı olarak yeterince değerlendirmeyen ölçeklerdir. Otizmi olan bireyin en sınırlı olduğu alanlardan biri olan sözel iletişim alanında bu testlerle değerlendirilmesi, doğal olarak doğru sonuçlar vermemektedir. Son yıllarda dünyada yapılan araştırmalar otizmi olan bireye, en yetkin olduğu alan olan görsel beceriler alanında testler uygulandığında, bireyin performansı hakkında daha sağlıklı sonuçlar alınabildiğini göstermektedir.

ÖZEL EĞİTİME NE ZAMAN BAŞLANMALIDIR?


Özel eğitime gereksinimi olan bireyin eğitimine tıbbi tanılama süreci tamamlandıktan hemen sonra hiç vakit kaybedilmeden başlanması en uygun olanıdır. Tıp alanında geçerliliği olan “erken tanı, hayat kurtarır” sözü özel eğitim alanı içinde geçerlidir. Bireyin bireysel farklılıklarını belirlemek ve buna uygun eğitim programını bir an önce hazırlayıp uygulamaya geçirmek bireyin eğitim ve öğretim hayatında daha hızlı ve daha kısa sürede yol almasına olanak tanıyacaktır. Aynı zamanda erken eğitim ailelerin, çocuklarının ihtiyaçlarının zaman fark etmeden farkına varmaları ve çocukları için gerekli eğitim ortamlarını hazırlayabilmeleri açısından da büyük önem taşımaktadır.

OTİZİM HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER

  • Otizmli bireyler asla size bakmaz, göz kontağı kurmazlar.
  • Otizmli bireylerin %75-80’i zihinsel engellidir.
  • Eğitimle kaydedilen İlerleme bireyin otizmi olmadığı anlamına gelir.
  • Otizmli bireyler konuşmaz ya da konuşamazlar.
  • Otizm zamanla geçer.
  • Otizmli bireyler öğrenemezler.
  • Otizmli bireyler duyguları anlamaz, fiziksel temastan hoşlanmaz ve duyguları anlamadığı için göstermezler.
  • Otizmli bireyler arkadaş istemezler.
  • Otizmli bireyler yaşıtlarını ya da yetişkinleri anlamaz, duygudaşlık kuramazlar.
  • Otizmli bireyler kendi çıkarları için karşısındaki bireyleri kullanır.
  • Otizmli bireyler isterlerse konuşabilirler.
  • Otizmli bireyler gülmezler.
  • Otizmli bireyler etrafındaki diğer bireyleri anlamaz ya da yetişkinlerden ipuçlarını kapamazlar.
  • Otizmli birey daha önce yapabildiği bir şeyi tekrarlamıyorsa bu onun şımarık, asi ya da inatçı olamsından dolayıdır.
  • Otizm duygusal bir bozukluktur.
  • Otizmli çocukların hayal gücü yoktur.
  • Otizmin olmasının sebebi ailelerdir.
  • Otizm az rastlanılan bir bozukluktur.
  • Bütün otizmli çocuklar aynıdır.
  • Tüm otizmli çocuklar resimler halinde düşünür.
  • Otizmli bireylerin potansiyelleri ve becerileri sınırlıdır.
  • Bütün otizmli çocuklarda öğrenme güçlüğü vardır.
  • Otizmli bir çocuğun içinde bir dahi yatmaktadır.


ASPERGER SENDROMU NEDİR?

Asperger tanısı alan bireyler normal yaşta konuşmaya başlamalarına ve zihinsel olarak normal ya da normal üstü zekaya sahip olmalarına rağmen konuşma ve dil terapisine ve özel eğitime  ihtiyaç duyarlar.


Aspergerli bireyler konuşmaya yaşıtları ile aynı zamanda başlarlar.Zihinsel olarak normal ya da normal üstü zekaya sahip olmakla beraber,sosyal becerilerde ve pragmatik becerilerde problemler yaşarlar.Çünkü bu bireyler  düzgün cümleler kullanmalarına rağmen konuşmalarının içeriği çok zengin değildir,sosyal dil becerilerde ve uyum sürecinde sıkıntı yaşarlar,soyut kavramları isimlendirmelerine rağmen konuşmalarında bu kavramları yerinde ve anlamlı kullanmakta sıkıntı yaşarlar.Kendilerine özgü rutinleri ve ilgileri vardır.İnce ya da kaba motor becerilerde problemler yaşayabilirler ve çoğunlukla sakarlık diye adlandırabileceğimiz davranışlar sergileyebilirler.Empati kurmakta,uygun yerde uygun şekilde davranma ve ikili iletişim konularında zorlanırlar.Arkadaş edinme ve arkadaşlık kurma zorlandıkları alanlar arasına girer.Şakaları anlamakta zorlanırlar.Daha küçük yaşlardan itibaren sayılar ve harflere ilgileri yüksektir.Okumakta sıkıntı yaşamazlar fakat okudukları ya da onlara okunan bir şeyi anlama ve yorumlamada problemler yaşarlar.Kenid kuralları olduğu için farklı ortamlardaki kurallara uymak onlara zor gelir.


Bu yüzden özel eğitim ve konuşma ve dil terapisi bu alanları destekleyerek, gerekli olan çalışmaları yapar.


Asperger tanısı alan çocuklar kadar şu an toplumumuzda tanılanmayan fakat Asperger Sendromu olan bir çok yetişkin kişiyle karşılaşmaktayız.Bu yaştaki bireylerle yapılan çalışmalarda  kişinin durumu ile ilgili farkındalığını arttırmak, toplumsal ve sosyal becerileride uyum sürecini arttırmak üzerine odaklanmaktayız.


Asperger Sendromu olan bir yetişkin iseniz lütfen bizimle temasa geçiniz.Bilgi ve birimlerinizi bizimle paylaşmanız erken yaşta eğitime aldığımız Asperger Sendromu tanısı alan çocuklarımızı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

OTİZİM NEDİR?



OTİZM EKSİKLİK DEĞİL,FARKLILIKTIR! FARKLILIKLARI BIRLIKTE FARKEDELIM!


Otizm gittikçe artan ve her bireyi farklı şekilde etkileyen bir durumdur. Uyguladığımız eğitimlerde en çok önem verdiğimiz nokta “bireysel farklılıklardır”. Her birey farklı olduğu için verilen eğitimler de bireyin öğrenmesine, sosyalleşmesine ve iletişimine katkıda bulunacak şekilde farklı olmalıdır. Ülkemizde halen otizmli bireylerin çoğunluğunun zihinsel engelli olduğu düşüncesi hâkimdir ve bu yüzden otizmli çocuklara zihinsel engelli çocuklar gibi yaklaşılmakta ve bu şekilde eğitim verilmektedir. Oysaki otizmli bireyler bilgiyi öğrenmede değil, öğrenilen bilgiyi yaşamlarında uygun şekilde kullanmakta sıkıntı yaşamaktadırlar. Biz bunu, deneyimlerimizden ve otizmi anlatan çocuklarımızdan öğrenmiş bulunmaktayız.



Otizmli çocukların sınırlılıklar yaşadığı alanlar bellidir. Fakat bu sınırlılıklar çocuğun yapabileceklerinin sınırını çizmemelidir. Eğitimler her zaman çocuğun farklılıklarını olduğu gibi kabullenmeye ama bu sınırlılıkları aşmaya yönelik olmalıdır. Ayrıca farklı olmak yanlış ya da kötü bir şey değildir. Bizler bugün anlayamadığımız ya da tuhaf bulduğumuz için çocuklarımızın farklı davranışlarını yanlış ya da kötü diye nitelendiremeyiz.
Otizm tanısı alan her çocuk öncelikle bir çocuktur. Otizm tanısı alan ve eğitimlere başlayan her çocuk farklılıklarına ve sınırlılıklarına rağmen; her çocuk gibi oyun oynamalı, sosyalleşmeli ve yaşayarak öğrenmelidir. Eğitimlerde de bunlar göz ardı edilmemeli ve eğitimler çocuğu pasif kılan, ezbere dayanan eğitimler olmamalıdır. Tam tersi çocuklar katılımcı, öğrenen, eğlenen ve öğrendiklerini gösteren bir birey olma yolunda desteklenmelidir.